Aylar sonra yine köşe yazılarımla birlikte olacağız. Merhaba.
Hep derim ya hani: “ben kim miyim? Kimsesizlere kimse olmaya çalışan, bir kimsesiz…
Hala bıraktığımız yerden yoluma inançla ve azimle devam ediyorum.
Yine her zaman olduğu gibi benden insana ve insan yaşamına dair yazılar bekleyin. Çünkü benim işim insan. Çünkü benim yolum sevgi. Çünkü benim yolum Vesile olmak. Gerçeği söylemek gerekirse ben yaşadığım onca felaketten sonra cok şükür ayaktayım ve insanıma el uzatabiliyorum ama yardım ettiğim birçok insandan daha zor şeyler yaşıyorum buda bir başka gerçek.
Bu benim yaşam biçimim. Bu benim tercihim. Bu benim mutluluğum. Benim insanım beni Vesile ettiği müddetçe, Allahım sağlık verdiği müddetçe; ben Vesile olmaya devam edeceğim.
62 yaşındayım. Ömrüm ne Allah biliyor. Ama beni sağlıklı tutan ayakta ve diri tutan şey Vesile olmak. Evet ben kurban kesemedim bu yılda. Ama kurban kesip, dağıtımı için beni Vesile kılan sayısız can için; Vesile oldum. Çaldığım her kapıdan, aldığım dua ve güler yüzle, ben her gün; kendim et yemişçesine mutluyum.
7-8 ay Diyanete bağlı aşevimize kayıtlı olup, aşevine gidemeyecek durumdaki 11 ailemize -7 derecedeki kış gününde, kar çiselerken, yağmur yağarken, sıcaktan kavrulurken, yemek taşıdım.
Öyle ki, aşevine gelen, ihtiyaç sahibi insanlarımızın bazılarına da, anlattıkları sorunları için elçi- Vesile oldum. Bunu orada çalışan kardeşlerimde biliyor. Kaza yaptım. Ayak başparmağım çatlak, diğeri acık yara iken, sadece 1 gün kaldım evimde insanlarım aç diye, asansörsüz evimin 5 katını ağlayarak indim. Sağ olsun aşevindeki canlar, yemeklerimi katıp motoruma kadar yerleştirdiler ve ben o sakat halimle insanlarımıza yemek götürdüm.
“Ne çıkarım vardı?” derseniz o insanların beni gördüklerindeki güler yüzleri ve aldığım dualar benim en büyük zenginliğimdi. O süreç içinde aş evimizle ilgili haberler yaptık. O süreçte çevremdeki herkese aş evimizdeki, o muhteşem güzellikleri anlattım insanlarıma. Ramazanda; fitre, zekat, kurbanda ve diğer zamanda adaklarını götürmeleri için yönlendirdim. Aynen de devam ediyorum. Türkiye’deki diyanete bağlı 3 aşevinden bir tanesi bizimkisi ve her gün yaklaşık 1000 insanımızın karnı 2 öğün doyacak şekilde doyuyor. Aşevimizi kuranlardan da, hizmet edenlerden de, bağışta yarışan insanlarımızdan da Allah razı olsun.
15 gün önce birileri benim yemek dağıtımımdan rahatsız olmuş. Kişiler kendi gelecek dendi. Engelli, yaşlı ve küçük bebeği olan annelerdi yemek götürdüklerim. Artık gelemeyeceğim yemekleri kendiniz alacaksınız “dediğimde o perişanlıklarını anlatamam. Eve gelip kendimi yatağa attım ağlayarak. Ve tam 18 saat ölü gibi yatmış, telefonları, kapıyı duymamışım. Çok üzüldüm o insanlar adına. Sabah bir duş alıp “askerlik bitti Gülgün yola devam birçok insan seni bekliyor dedim.
Beni bu memleketteki herkes az çok biliyor. Gazeteci olarak kuyruğuna bastığımız düşmanlarımız var elbette. Ben buna sebep olan vicdansızları Allaha havale ediyorum.
Benim adım Gülgün’se; benim yapacak daha çok işim var. Benim insanım bana destek verdiği, müddetçe, ben daha çoook Vesile olacağım Allah’ın izniyle. Duyan duymayana söylesin. Bizim yolumuz insana hizmet yolu. Yok bundan daha ötesi. Bilmem anlatabildim mi?
YORUMLAR